Tarihte Afrin Adı ve Kökeni
Antep yakınlarından kaynaklanıp Hatay ve Kuzey Suriye’deki Afrin kent merkezinden geçen akar suyun adı. Antep’in doğusundan gelen Bozafrin Çayı ile birleşerek Afrin Çayı adını almaktadır. Söz konusu akarsu, Kilis ve Reyhanlı yöresi topraklarından akarak Suriye’ye intikal etmektedir. Afrin kentini ikiye bölen bu akarsuyun adı tarihin eski dönemlerine dek varmaktadır. Afrin kenti, adını bu akarsudan almaktadır. Afrin kenti ve çevresinde zeytin ağaçları oldukça boldur ve zeytinyağı üretimevleri bulunmaktadır. Alman tarihçi ve Bizans uzmanı, Brüksel Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Ernst Reinhard Wolfgang Honigmann (1892-1954), Bizans İmparatorluğunun 363-1071 arası dönemini inceleyen ve 1935 yılında Brüksel’de yayımlanan “Bizans Devleti’nin Doğu Sınırı”(çv. Fikret Işıltan, İÜEF yn, İstanbul 1970) adlı kitabının 140. sayfasında Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın, 1070 yılında “Nahr Afrin” kenarındaki Kuzey Suriye kalesi olan “ar-Ravandan”ı denetimi altına aldığını aktarmaktadır.
XVI. yüzyıl Osmanlı Tapu Tahrir Defterlerinde Afrin adlı bir yerleşim yerinden söz edilmemektedir. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından 2013 yılında Ankara’da yayımlanan, Ahmet Özkılınç, Ali Coşkun ve Abdullah Sivridağ’ın hazırladığı “Anadolu, Karaman, Rum, Diyarbekir, Arap ve Zülkadriye Eyaletleri (1530-1536) (Şam ve Halep dahil) Osmanlı Yer Adları II” başlıklı kaynağın 47. sayfasında “Afrin çeltüknehri, Amik n., Amik kz., Haleb 1., Arab vt.: TD 397/253” kısa bilgisiyle karşılaşmaktayız. Yine, XVI. yüzyıla ait “397 numaralı Haleb Livâsı Mufassal Tahrîr Defteri -I” adlı kaynakta “Afrin nehri”nden söz edilmektedir. Amerikalı tarih ve ekonomi profesörü Frank Moore Colby (1865-1925) tarafından hazırlanan “Map of Turkey in Asia, Syria, Palestine, Hejaz and Arabia” adını taşıyan ve 1922 yılında New York’ta basımı yapılan haritada Afrin, yerleşim yeri olarak belirtilmemiştir. İngiliz haritacı John Cary (1754-1835)’nin “A New Map of Turkey” adını taşıyan ve 1801 yılında hazırlanan haritasında da Afrin kasabasının adı görülmemektedir. 1892 yılında Rand McNally denilen Amerikan yayım şirketince, “Map of Turkey in Asia or Asia Minor” adıyla basımı yapılan haritada Rakka ve Membidj adları yazılmış, Afrin adı gösterilmemiştir. Fransız Jean Baptiste Boutguignon d’Anville(1697-1782)‘in 1794’de çizdiği “A New Map of Turkey in Asia” adlı haritada “Ifrin” adıyla bir akarsu belirtilmesine rağmen, Afrin diye bir köy ya da kasaba adı görülmemektedir. Alman asıllı yayıncı Joseph Meyer (1796-1856), 1854 tarihli “Specialkarte der Asiatischen Türkey II.Blatt Armenien und Theile von Klein-Asien, Syrien, Mosopotamien” adlı haritasında “Nahr Afrin” (Afrin Nehri) gösterilmesine karşın Afrin diye herhangi bir yerleşim yeri yazılmamıştır. Tüm bunlara rağmen bu yer adını Yunanca afros (köpük) ile ilişkilendirenler dolaylı olarak da Aphrodisias (Afrodisyas) ile bağlantılı varsayabilirler. Berlin Üniversitesinde Doğu Arkeolojisi profesörü olan Ernest Herzfeld (1879-1948) ise “The Persian Empire, Studies in geography and ethnography of the ancient Near East” adlı kitabının (Wiesbaden 1968) 188.sayfasının 1 no’lu dipnotunda apre sözcüğüyle olabilecek ilişkiyi var saymaktadır. Herzfeld’in bu yöndeki belirlemesi öyle sanıyorum ki, -Araplarca İbrî denilen – İbrânî’lerle bir bağ kurma eğiliminden kaynaklanmış olabilir. Bu satırları yazdığım zamana dek, henüz bu yöndeki bağlantıyı doğrulayacak emarelerle karşılaşmadım.
İskoç asıllı haritacı ve coğrafyacı John George Bartholomew (1860-1920) tarafından yapılan ve 1922’de The Times’in Dünya Atlasında basımı gerçekleşen “Asia Minor, Syria and Mesopotamia” adıyla bilinen haritasında “Afrin Su” adı belirtilirken, bu akarsuyun batı yakınında ise “Kurd Dagh” yazılıdır. “Kurd Dagh” denilen yere Araplar “Cebel-i Ekrâd”(Kürtler Dağı) derken Türkmenler “Kürt Dağı” adını telaffuz etmişlerdir. Kuzey Suriye’de Aramice ve Süryanice’den kaynaklanan bet (ev; ikâmetgâh), der (manastır), tel (tepe; höyük) ve kafr/kefr (köy) sözcüklerine dayalı yer adlarının yanı sıra; Kürtçe gund (köy; Gund-i Şapur>Cundişapur) ön ekli yerleşim yeri adları da bulunmaktadır. Ayrıca, Orta Çağda bu yöreye yerleşen Türkmen boylarının ifade ettiği kuy ya da köy son ekli yer adları mevcuttur. Alman Doğu bilimci Ludwig Richard Enno Litmann (1875-1958), 1939 yılında Manchester’de yayımlanan “Anatolian Studies” dergisindeki “Unsemitische Ortsnamen in Nordsyrien” (Kuzey Suriye’de Semitik Olmayan Yer Adları) adlı makalesinde, Suriye’nin kuzeyindeki Semitik olmayan yer adlarının son eklerini listelemiştir. L.R. Enno Litmann; ana dili Almancanın dışında Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Latince, Yunanca, İbranice, Farsça, Türkçe ve Arapça ile birtakım Etiyopya dillerine vakıftı. Litmann 83 yıllık ömrü boyunca; Kahire, Berlin, Kopenhag, Mainz, Amsterdam, Brüksel, Roma, Paris ve Viyana akademilerinde konuk öğretim üyesi olarak bulunmuştur. Litmann gibi bir kısım Doğu bilimcilerin ve haritacıların çalışmalarının da etkileriyle, Afrin ve benzeri yer adlarının Semitik orijinli olmayabileceğini sanmaktayız. Buna karşın, araştırmamıza konu olan Afrin Çayı ya da Afrin Suyu’nun birçok yerden geçerek toprağı yararcasına ilerlediği gözlenmektedir. Bu bağlamda, bu akarsuyun eski adı olan Ifrin’in Arapça ifrâ (yarma, ayırma, kesme) sözcüğüyle de ilişkisi aranabilir. Oysa, yukarıda yaptığım belirlemeler ışığında bu yöndeki bir bağlantının somut dayanaklarının bulunmadığı görüşündeyim. Söz konusu akarsu için kullanılan Ifrin adının, bu ayırıcı işlevinden önceleri de Aryen Dillerde ‘su’ karşılığındaki av, ab, ap gibi kök sözcüklerle ilişkisinin olabileceğini göz ardı etmiyoruz. Bununla birlikte, içinden Afrin Suyu’nun geçtiği Afrin kentinin adını; Araplar Afrin, Kürtler Efrin diye telaffuz etmektedirler. Bu akarsuyun adının Kürtçe avê–rin/ava rin (akan su/akarsu) sözcüğünden dönüşmüş olması olasıdır. Bu bağlamda, Eski Yunanca rei ifadesi de akışla ilgilidir. Afrin Suyu takriben 160 km. uzunluktadır. Yazın suyu çekilen Afrin Çayı’nın kış ya da ilkbahar mevsimlerinde alabildiğine coşarak çevresine zarar verdiği görülmektedir. Bu akarsuya Araplar Nahr al-Afrin, Kürtler Çemê Efrinê (=Efrin Çayı) ya da Rubarê Efrinê (Efrin Nehri/Efrin Çayı) demektedirler. Söz konusu akarsuyun resmi Türkçedeki adı Afrin Suyu’dur.
İran coğrafyasında Afrine, Avrin ve Abrin gibi yer adlarıyla karşılaşmaktayız. İran’ın Luristan eyaletinde Afrine adını taşıyan bir akarsu ve köy bulunmaktadır. Urumiye Gölü’nün kuzeybatısında Avrin vadisi ve Avrin dağı mevcuttur. İran’ın Sistan yöresinde Abrin köyü, İlam eyaletinde Bangavrin sel yatağı ve Kürdistan eyaletinde Vafrin vadisi yer almaktadır. Bu örneklemeler, Afrin ve benzeri adların, bizlerde Batı İran Dillerinden kaynaklanmış olduğu kanısını egemen kılmaktadır. Farsça abşar (şelale), ab-rahe (yer altı suyolu), abrow (su geçidi), ab-germ (ılıca, kaplıca), abriz (su dökülecek yer), abdest (el yıkama suyu), ebr (bulut) ve benzeri sözcükler de Afrin, Abrin, Ebrin ve benzeri yer adlarına açıklık getirir niteliktedir. Buna mukabil, Eski İranlılar Dicle Nehri için Avrend adını kullanıyorlardı. Yaşadığımız coğrafyada Abgerme/Avgerme, Abana, Apa, Avasor, Avgan, Avisipi (Avê Sıpi), Aftar, Aflak, Abge vb. yer adları bu yöndeki belirlememize destek sağlamaktadır. Bunlara benzer olarak, Muş’un Bulanık ilçesinin Abri köyünün adı Esenlik olarak değiştirilmiştir. Abri adı Avbri, Avri şekilleriyle de kullanılmaktadır. Bu köy adı üzerine halk iştikakları ve diğer bir kısım görüşlere katılmıyorum. Abri ve Avri adının akan suyu dile getirdiğini ve bu yerleşim yerinde küçük çağlayanlı derelerin bulunduğunu belirlemekteyim. Sonuç olarak, Afrin adının yukarıdaki açıklamalar ışığında, önceleri akarsu (Avrin/Abrin) karşılığında ifade edildiği anlaşılmaktadır.
Bilal Aksoy
26 Ocak 2017