Kobani Adı

             Suriye’nin Halep vilayetine bağlı bir ilçe.  Kobani yöresinde üç yüz dolayında köy bulunmaktadır. Bu yöre, genel olarak düz yaylalardan oluşmakla birlikte, Mıştenur Dağı, Karabekir Dağı, Han Mahmut Dağı ve Karadağ gibi yükseltiler yer almaktadır. Bu yükseltilerden bir kısmı tepe olarak da adlandırılmaktadır. Coğrafik açıdan bakıldığında, Kobani ve yakınlarında akarsular azdır. Buna mukabil, bazı çeşmeler mevcuttur: Kürtçesiyle Kaniya Ereban, Kaniya Kûrdan, Kaniya Mişidê gibi. Günümüzde bunların da suları çekilmiş yalnızca çeşme adları kalmıştır. Suriye Arap Cumhuriyeti, Kürtlerin kullandığı Kaniya Ereban (Araplar Çeşmesi) adının Arapçasını resmileştirerek burayı  Ayn el Arap (Arap Çeşmesi) adıyla Halep vilayetine bağlı bir ilçe statüsüyle yapılandırdı.Yerel halkın Kaniya Mişidê dedikleri yer Türkçesiyle Mürşitpınar‘dır. Yrd. Doç.Dr. Enver Çakar “Haleb Sancağında Türkçe Yer Adları” adlı makalesinde XVI. yüzyılda Halep Sancağına ilişkin tapu defterleri incelenerek söz konusu sancağın 27 nahiyesinin adı belirtilmektedir. Bu adlar arasında Ayn el Arap ya da Arap punarı ile karşılaşmamaktayız. Bununla birlikte Cebbul nahiyesinin Tel Cubbin adlı mezreasından söz edilmektedir. Tel Cubbin (Tel Kubbin : Kubbin Tepesi) adının Kobani adıyla fonetik benzerliği dikkati çekmektedir. Kobani (Kobanê) yöresinde Koranê, Solanê, Şiranê, Şeyh Çobanê gibi fonetik benzerlik ihtiva eden yerleşim yerleri bulunmaktadır. Adolf Stieler’in 1865 tarihli “Das Osmanische Reich in Asien” adlı Osmanlı İmparatorluğu’nun Asya topraklarını gösteren haritasında  Kobani yöresine yakın yerde Dhahabaniyeh adlı yerleşim yeri belirtilmektedir. Öte yandan, J. Grassl tarafından 1846 yılında hazırlanan “Specialkarte der Asiatischen Türkey” adlı haritada da bugünkü Kobani‘ye lokalize edilebilen Dhahabanijeh adı gösterilmektedir.  Aynı zaman dilimine ait olan bir başka harita da Joseph Meyer’indir. Meyer, 1854 tarihli “Asiatische Tuerkey” adlı haritasında o da Dhahabanieh adını vermektedir.  H. Kiepert’in 1844 ‘de Berlin’de basımını yaptığı “Karte Klein-Asien” adlı  emsallerine göre daha çok kapsamlı ve ayrıntılı olan haritada Rakka’nın  kuzeybatısında ve Haleb’in doğusunda bugünkü Kobani yöresine denk gelen el-Kabban adlı yerleşim yeri belirtilmektedir. Kiepert’in haritasında Ayn el Arap  ya da Türkçesiyle  Arap Pınarı adları bulunmamaktadır. Von A. Petermann ise “Klein-Asien, Syrien, Armenien, Kurdistan, Mesopotamien” adlı 1872/1873 tarihlerini taşıyan  haritasında bugünkü Kobani‘ye denk gelen mevkide Dhahabaniyeh adı belirtilmiştir. Monsieur D’Anville (Jean Baptiste Bourgignon)  tarafından hazırlanıp 1794’de basımı yapılan “A New Map of Turkey in Asia” adlı haritada Kobani, Ayn el Arap ya da Arap Pınarı adlarıyla karşılaşılmamaktadır. Johann Georg Justus, diğer birçok haritacı gibi 1873 tarihli Osmanlı İmparatorluğuna ilişkin haritasında Kobani yöresi ya da bölgesine lokalize edilebilecek olan Dhahabaniah adını belirtmektedir. 1893 tarihli Sultan II. Abdülhamit döneminde basımı yapılan Osmanlı İmparatorluğunun Orta Doğudaki topraklarını gösteren “El-vilayat-ı El-memleket-i Osmaniyye-yi fi Asya” (Asya’daki Osmanlı memleketleri vilayetleri) adlı haritada Haleb’in kuzeydoğusunda Kobani benzeri bir ad görülmekle birlikte bu yer adı net olarak okunamamaktadır. Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Müdürlüğü tarafından  1977 yılında Ankara’da basımı yapılan “Yeni Türkiye Atlası”nda  Suriye Arap Cumhuriyeti’nin kullandığı Ayn el Arap adı yazılıdır. Yine bu atlasta Kobani bölgesinde Korâne, Solâne, Chirâne, Cheikh Tcbâne ve bunlara fonetik olarak benzer yerleşim yeri adlarıyla karşılaşmaktayız. Almanlar tarafından yapılan Bağdat Demiryolu güzergâhlarını incelediğimizde Kobani, Ayn el Arap ya da Arap Pınarı adlarıyla karşılaşmıyoruz. Burada yalnızca bir durak ya da istasyon adı olarak Mürşitpınar belirtilmiştir. 20 Nisan 1924’de Urfa il yapılınca Mürşitpınar da Suruç ilçesinin bir nahiyesi statüsünde idi. Fransa ile yapılan Ankara Antlaşması’na göre Mürşitpınar içinden geçen demiryolu sınır olarak kabul edilmişti. Bundan sonra Mürşitpınar iki kesimli bir durum aldı. Suriye tarafında büyük bir kısmı kaldı.  Yerel halk tümüne de Kobani diyordu. Bununla birlikte, Kobani de en büyük kısmı Suriye tarafında kalmak üzere demiryolunun (hattın) altı ve üstü olmak üzere iki kesimli bir konuma büründü. Eğer Kobani benzeri bir isim önceleri kullanıldıysa bu takdirde Kobani adındaki Kob ön ekinin tümsekliği, tepe oluşu, dağlık yeri ifade etmesi bir olasılık olarak düşünülebilir. Kobani‘nin kent merkezinin yanı başındaki yüksek tepelerin ve yukarıda adlarını belirttiğim dağların oluşu topoğrafik açıdan bu yöndeki tespitlere dayanak oluşturmaktadır. Bu cümleden olarak Bayburt’un güneydoğusunda Kop Dağı (2.868 m.) bulunmaktadır. Muş’un Bulanık ilçesinin önceki adı Kop idi. Bu yöre de dağlıktır ve Bulanık (Kop) ilçe merkezi bu dağların eteklerinde kuruludur. Ayrıca, Bayburt’a bağlı Kopköy ile Muş’un Bulanık ilçesinin Kopo (Olurdere) adlı yerleşim yerleri de bu açıdan örneklenebilir. Türkmenistan’da yüksekliği 3.000 metreye yaklaşan Kopet Dağları’nı da bu arada hatırlamak gerekir. Tunceli’nin Mazgirt ilçesine bağlı Kupik (Gelincik) köyünün topografyası da aynı özelliktedir. Taner  Artvinli “Artvin Yer Adları Sözlüğü”nde Artvin’in Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde Kop adlı mahallenin olduğunu belirtmektedir (2013, İst., s.166). Bu mahallenin yeni adının kayalık olmasına bakarak Kop adının neden verilmiş olduğunu anlamış oluyoruz. Artvin yöresinde çok eski zamanlarda Kop sözünün ‘dağ’, ‘tepe’ karşılığında kullanıldığı anlaşılmaktadır. K. Grönbech, “Kuman Lehçesi Sözlüğü”nde kop sözünün tepe ya da dağ karşılığında dile getirildiğini belirtmektedir. Türk dilleri ve lehçelerinde yer alan köpük ve Kürtçe kef (köpük) sözlerinin bu bağlamda incelenmesi gerektiği kanısındayım. Etimolojik açıdan Kürtçe kup, Türkçe küp ile bir ölçüde Batı Dillerinde mevcut olup Türkçede de ifade edilen  kupa sözünün de aynı köklerden kaynaklanmış olması mümkündür. Bisütun Kitabelerinde kauf sözü ‘dağ’ı ifade ederken  Zend-Avestada Kopi Parsin (Pers dağları) adı geçmektedir. Perslerin Dilinde de kop ve koh sözleri ‘dağ’ı belirtiyordu. Günümüz Kürtçesindeki kop sözü (tepe, dağ) Eski Aryen Dillerinden kaynaklanmıştır. Bugünkü Farsçada kop sözünün kuh/koh biçimleriyle karşılaşmaktayız. Artvin’in Hopa ilçesinin Antik Çağdaki adı Anakouphe idi. Hopa adı da kouphe son ekinden kalmış olmalıdır. Ana ön eki Yunancada ‘yukarı’ kophe ise Pontuslular dahil  birçok halk tarafından tepe yer oluşu ifade ediyordu. Hopa ve çevresinin birçok yüksek tepelerden oluşması, eski ve yeni adlarının topoğrafik yapısına özgü olduğu görüşümü doğrular görünmektedir. Balıkesir’in Dursunbey ilçesinin Hopanlar köyü de adına özgü olarak yüksek bir tepede kuruludur. Adıyaman’ın Kâhta ilçesinin Hopak (Koçtepe) köyü de yine tepede kuruludur. Öte yandan, Kobani adındaki ani ya da ane şekilleri coğrafyamızın kadim kültürlerinde yer bildiren son ek niteliğindedir. Bu ek kimi Eski Anadolu Dillerinde wana, Ermenice avan (>van), Hellence ene ve Kürtçe an/ane/ani şekillerindedir. Bu açıdan, Kobani  ya da Kobanê benzeri adların Haydarpaşa-Bağdad Demiryolu inşasından önceleri de bu yörede-aksi belgelerle kanıtlanmadığı sürece- yerel halkın kullanmış olduğu adlara benzerliği dikkati çekmektedir. Bununla birlikte yaygın kanıya göre adı geçen demiryolunun burada var olduğu öne sürülen şirket binası nedeniyle Almanca Kompani (=bölük, ortaklık, şirket) sözcüğüne istinaden Kobani adının halk arasında kullanıldığı öne sürülmektedir.     

 

Bilal  Aksoy        

7 Kasım 2014/İzmir