Meclis-i Mebusan’da
Özgürlükçü Bir Fikir Adamı
Lütfi Fikri Bey
(1872 – 1934)
Meclis-i Mebusan’da
Özgürlükçü Bir Fikir Adamı
Lütfi Fikri Bey
(1872 – 1934)
Bilal Aksoy
5 Ağustos 2019
İstanbul Barosu Başkanı ve Dersim Mebusu. 1872’de İstanbul’da doğan Hüseyin Fikri Paşa’nın oğlu Ömer Lütfi, zamanla Lütfi Fikri Bey adıyla ünlendi. Hüseyin Fikri Paşa, yaygın bir söylentiye göre, bir Osmanlı zâbiti tarafından Dersim’in Kıl köyünden İstanbul’a götürülüp eğitilen ve zamanla devlete yararlılıkları nedeniyle “paşa”lık unvanı verilen bir Osmanlı bürokratıdır. Kıl köy, bugün Tunceli’nin Nazımiye ilçesine bağlıdır. Hüseyin Fikri Paşa, saray tarafından bir kısım görevlere getirilmiştir. Bir süre Kosova valisi olarak ün salmıştır. Hüseyin Fikri Paşa’dan, hemşehrisi olan bir şahıs yöresine ilişkin bir kitabında Hüseyin Lütfi Paşa diye söz etmektedir. Kimi gazeteciler de facebook sayfalarında aynı yanlışı tekrar etmişlerdir.
Hüseyin Fikri Paşa’nın oğlu Lütfi Bey II. Meşrutiyet döneminin önde gelen aydınlarındandır. “Meclis kürsüsünde hitabet kudreti, birbiri ardından kapanan gazetelerde kuvvetli kalemi, derin âmme hukuku bilgisiyle gördüğümüz Dersim mebusu aynı zamanda heyecanlı bir parti lideri vasıflarını da şahsında toplamaktadır.”1 Halit Ziya (Uşaklıgil), Lütfi Fikri Bey için “müzmin muhalifti” demektedir.2 Lütfi Fikri, ağabeyi Mehmed Münci ile 1890’da Mekteb-i Mülkiye’den mezun oldu. Paris Hukuk Fakültesi ve Ecole Libre des Sciences Politiques’in Section Diplomatique bölümlerinde eğitim gördü. 1894 yılı ilkbaharında İstanbul’a döndü. Bir süre sonra Mizancı Murad ile iletişim kurduğu gerekçesiyle tutuklanarak on altı ay hapiste kaldı. Hapisten çıktıktan sonra kaçmaması için bir göreve getirdi. Bu maksatla, 21 Temmuz 1897’de Hamîtâbâd (Isparta) sancağı tahrirat müdürlüğüne ataması yapıldı. 29 Nisan 1898’de bu kez Niğde Sancağı tahrirat müdürlüğüne tayin edildi. Bu süre içinde Vali Galip Paşa ile anlaşmazlığa düştüğünden görevinden ayrıldı. Avlonyalı Ferid Paşa’nın yardımları sonucu Tortum Kaymakamlığına getirildi. Bu görevini iki yıl icra ettikten sonra 1901’de Rusya’ya kaçtı. Daha sonra Avrupa üzerinden Mısır’a yerleşti. Mısır’da bulunduğu süre içinde Avrupa ülkelerine seyahatler yaptı. Ülkeye dönmek için girişimlerde bulunduysa da Dahiliye Nâzırı Memduh Paşa tarafından kabul görmedi. II. Meşrutiyet ilan edilince İstanbul’a döndü. Dersim Mebusu olarak birinci Meclis-i Mebusan’a girdi. İttihat ve Terakki’nin ateşli muhaliflerinden oldu. Mülkiye Mektebinde ceza hukuku dersleri verdi. Mutedil Hürriyetperverân Fırkası’nın kurucuları arasında yer alarak bu fırkanın önderi oldu3. Ilımlı Liberaller diye bildiğimiz bu fırka mensupları mecliste Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa hakkında gensoru önergesi vererek paşayı bir hayli zor durumda bırakmışlardır. Bu görüşmeler süresince Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey, Mahmut Şevket Paşa’yı küçültücü sözler söylemiştir4.
Birçok gazete yayımlayan Lütfi Fikri Bey, Hürriyet ve İtilâf Fırkası’nın da kurucuları arasında yer almıştır. 1915 yılında tekrar Avrupa’ya giderek mütarekeden sonra yurda dönmüştür. Sabah gazetesinde başyazar olarak yazılar yazdı ve aynı zamanda avukatlık yaptı. İstanbul hükümetiyle Ankara hükümeti arasında arabuluculuk görevini ifa etti. Müsâlemet (=Barış) İttifakı adıyla bir cemiyet kurdu. Bu aslında, adından da anlaşılacağı üzere bir tür barış derneği idi. Saltanatın kaldırılmasından sonra, Lütfi Fikri Bey hilafetin kaldırılmasını gereksiz buldu. 10 Kasım 1923 tarihli Tanin gazetesinde yayımlanan bir yazısında halifenin istifa etmemesini telkin ederek suç işlediği gerekçesiyle Ankara İstiklâl Mahkemesince 5 yıl hapis cezası verildi. Daha sonra, BMM cezasını affetti. Şeyh Said olayları sonucu aynı yıl tekrar İstiklal Mahkemesince yargılandı ve beraat etti. 1920-1928 yılları arasında İstanbul Baro Başkanlığı görevinde bulundu. Avukatlık mesleğini devam ettirdi. Tedavi için gittiği Paris’te 7 Ekim 1934’te vefat etti. Paris’te Père-Lachaise Mezarlığına defnedildi. 1952’de kemikleri İstanbul’a getirilerek Edirnekapı Mezarlığı’nda kendisi tarafından yaptırılan kabirde annesinin ve babasının yanında defnedildi. 16 Eylül 1952 tarihli gazeteler Lütfi Fikri’nin kemiklerinin bir sandık içinde Malsilya’dan İstanbul’a getirildiğini haber yapmışlardı. Lütfi Fikri, Almanca, Arapça ve Fransızca biliyordu. Çıkardığı Tanzimat gazetesi başta olmak üzere birçok yayın organında yazılar yayımladı.5
Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey, İttihat ve Terakki Fırkasını destekleyen basın yayın araçlarından rahatsızlığını Meclis-i Mebusan’ın 1327 senesi 27. oturumunda ileri sürmüştür. İttihatçıları alenen destekleyen “Bomba”, “Süngü” ve “Silah” adlı gazetelerin yanı sıra “Sabah” gazetesi de aynı yolu izlemiştir.6 Lütfi Fikri Bey, iktidardaki İttihat ve Terakki Fırkası’nın padişahın istediği zaman meclisi feshetmesini sağlamak için padişaha geniş yetkiler verilmesini esas alan önergesine kararlı bir şekilde karşı durmuştur. O, bu konuda şu sözleriyle dikkati çekmiştir: “Bu tadile lüzum yoktur, zira zayıf olan icra kuvveti (hükümet) değildir; asıl inhisarcı iktidar liderlerine şimdiye kadar körü körüne itaat eden Meclis-i Mebusandır, onu kuvvetlendirmek lâzımdır.”7 Lütfi Fikri Bey, kendisini pasivize etmek isteyenlere şu cevabı vermiştir: “Milli Felâketler karşısında müteessir olmayanlar, ahvalin vehametini anlamıyanlar sözümü kesemezler.”8
Meclis-i Mebusan’ın 19 Haziran 1909 tarihli oturumunda Dersim mebusu Lütfi Fikri Bey, kadınlara da oy hakkı verilmesini savunmuştur. Bu gaye ile 65. maddede bir değişikliğe gidilerek erkek kelimesinin madde dışı bırakılmasını ve ilk kez kadınlara da oy hakkı tanınmasını istemiştir. Oysa, bu önerge aynı gün reddedilmiştir.9 Lütfi Fikri Bey, Meclis-i Mebusan’ın 7 Mart 1325 (1907) tarihli 43. birleşiminin 2. celsesinde Dersim olayları üzerine yapılan görüşmelerde söz alarak, mebusu bulunduğu yöredeki gelişmelerden bir kısım devlet yöneticilerini de sorumlu saymıştır: “…bendeniz ilâve etmek isterim ki, 4 ncü Ordu Müşiriyeti ile Harput Valisi arasındaki rekabet daima hükümferman olan rekabet idi. Kürtler az buçuk valilere ısınmak gösterdikleri gibi, bundan 4 ncü Ordu Müşiri kuşkulanır. Valiye bir şey yapamazsa, onları teşvik ediyor, onlar eksik olmuyor. Fakat, her ne ise geçmişe mazi diyelim, şu hale teessüf etmekle beraber, arzu edelim, çalışalım ki Devri Meşrutiyette bu mesele sureti kat’iyyede halledilsin, bitsin.
Anadolu’da hakikaten ahali pek ziyade mağdurdur. Bendeniz alelhusus Dersim mebusu olmak itibariyle benim müvekkillerim arasında ahalii âsiye de var, ahalii mutîa da var. Ben de herhalde herkesten ziyade alâkadarım. Orada bir an evvel âsâyiş takarrur etsin,…”10
Lütfi Fikri Bey, Meclisi Mebusan’ın 18 Kânunuevvel 1326 (31 Aralık 1910) cumartesi günkü 20. oturumunda İttihatçı İbrahim Hakkı Paşa hükümetince Osmanlı Demokrat Fırkası Genel Sekreteri Demokrat Mustafa’ya yapılan işkenceleri dile getirerek, işkence yöntemlerine değinmiş ve işkence araçlarını meclis kürsüsünde teşhir etmiştir.11 Lütfi Fikri Bey, bir hafta önce de (11 Kanunuevvel 1326 cumartesi günü) aynı takriri meclis gündemine getirmişti. Bu takriri o gün kendisi dışında 15 mebus imzalamıştı.12 Lütfi Fikri Bey, Meclisi Mebusan’ın en çok söz alan, sorunları hukuki ve insani boyutlarıyla irdeleyen, ikna edici, etkili ve hitabetiyle ünlü karizmatik bir kişiliğe sahipti. Onu tanıyan dostları dürüstlüğünden ve vatanperverliğinden asla şüphe etmemişlerdir. O, her an mazlumun yanında hak ve özgürlükler uğrundaki mücadeleleriyle tanınmıştır. Vatanına ve milletine bağlı, XIX. yüzyılın sonlarıyla XX. yüzyılın başlarında yaşayan ve bu uğurda evlenmeye dahi vakit ayıramamış bir şahsiyettir Lütfi Fikri Bey.
Lütfi Fikri Bey’in yazdığı kitaplar şunlardır: 1– Meşrutiyet ve Cumhuriyet, Ahmet İhsan Matbaası, İstanbul 1339 (1923); 2– Hakk-ı Müdafaa, Hamit Bey Matbaası, İstanbul 1933; 3– Osmanlı Tarih-i Siyasisi, Kader Matbaası, İstanbul 1329 (1913); 4– Mebâdî-i İlm-i Hukuk, Ahmet İhsan Matbaası, İstanbul 1327 (1911); 5– Selânik’te Bir Konferans, Ahmet İhsan Matbaası, İstanbul 1326 (1910); 6– Yemen Vilâyeti’nin Sûret-i İdaresi Hakkında Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey’in Teklif-i Kanun Layihası, Matbaa-i Amire, İstanbul 1326 (1910); 7– Essai de Cririquei Les Desenchantees de Mr. Pierre Loti, İmprimerie İnternationale İdjtihad, Caire 1907; 8– Hükümdarlık Karşısında Milliyet Mesuliyet ve Tefrîk-i Kuvâ Mesâili, Akiam Teşebbüs Matbaası, İstanbul 1338 (1922); 9– Lütfi Fikri Bey’in Günlüğü: Daima Muhalefet, yay. Haz. Yücel Demirel, Arma Yay., İstanbul 1991; 10– Erkekler Arasında (Piyes), Türk Matbaası, Kahire 1907; 11– Şimdiki İzdivaçlar (Piyes), Türk Matbaası, Kahire 1905; 12– Tecrübe-i İttikad: Duhter-i Hindu, Türk Matbaası, Kahire 1905. Ayrıca Hapishaneye Doğru ve İlm-i Hükümette Osmanlılara Bir Nazar adlı yayımlanmamış çalışmalarının da olduğu söylenmektedir.
Lütfi Fikri Bey, üzerine kapsamlı çalışmalar yapılacak düzeyde bir şahsiyettir. Oysa, ben bu satırlarımda onu kısaca tanıtmayı yeğledim. Bununla birlikte, Lütfi Fikri Bey hakkında birçok kitap ve makalele yayımlanmıştır. Söz konusu kitap ve makalelerden bir kısmını araştırmacıların yararlanması için aktarıyorum: Dr. Tarık Z. Tunaya, “Muhalefet tarihinin heyecanlı siması Lûtfi Fikri Bey”, 18 Haziran 1950 Vatan; Murat Kurt, “Lütfi Fikri Bey’in Siyasi Mücadelesi yahut tek başına muhalefet”, Şehir Yay., İstanbul 2008; Ahmet Ali Gazel, “Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey’in Siyasî Hayatı” (1908-1912), yüksek lisans tezi, Erzurum 1996; Taha Toros, “Türk Hatipleri”, Ankara 1950, s.37-39; Ali Birinci, “Lutfi Fikri” md. TDV İslam Ansiklopedisi; Ali Birinci “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”, İstanbul 1990, birçok yerde; Tarık Zafer Tunaya, “Türkiye’de Siyasal Partiler”, C.I, “İkinci Meşrutiyet Dönemi”, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul 1984, birçok yerde; Hüseyin C. Yalçın, “Lütfi Fikri”, Yedigün, S.175 (İstanbul 1936), s.9, 31; Lütfi Fikri, “Selanik’te Bir Konferans”, İstanbul 1326; Ahmet Ali Gazel, “Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey’in Selanik’te Bir Konferans Adlı Risalesi”, Atatürk Üni. Türkiyat Araşt. Enst. Dergisi, 14(34)1, s.295-320; Nevin Yurdsever Ateş, “Lütfi Fikri İstiklal Mahkemesinde”, Toplumsal Tarih (52), İstanbul 1998, s.54-55; Nevin Yurdsever Ateş, “Lütfi Fikri Bey’in Affı”, Toplumsal Tarih (53), İstanbul 1998, s.31-32; Ahmet Ali Gazel, “İkinci Meşrutiyet Döneminde Bir Sivil İtaatsizlik Örneği: Lütfi Fikri Bey’in Tanzimat Gazetesi”, Akademik Araştırmalar Dergisi 6 (24), 2005, s.127-138; Mehmet Özden, “Lutfi Fikri Bey ve Kuvvetler Ayrılığı Saltanat Kaldırılmadan Önce Lutfi Fikri Beyin ‘Hükümdarlık Karşısında Milliyet ve Mesuliyet ve Tefrik-i Kuvva Mesaili (1922) Başlıklı Risalesi”, Türkiye Günlüğü, S.108 (2011), s.69-76; Uygur Kocabaşoğlu, “Lutfi Fikri Bey’in 1911-1912 Yıllarında Verdiği Basın Özgürlüğü Savaşımının Öyküsü”, Tarih ve Toplum Yeni Yaklaşımlar 11 (64) 1989, s. 21-23; Ali Nejat Ölçen, “Osmanlı Meclisi Mebusanında Kuvvetler Ayrımı ve Siyasal İşkenceler”, Ayça Yay., Ankara 1982, s.98-105; Uygur Kocabaşoğlu, “Bu Bir Rekor mudur?”, Tarih ve Toplum 11/64 (1989), s.21-23; Münir Süleyman (Çapaonoğlu), “İttihatçıların Zorlu Düşmanı Lütfi Fikri Nasıl Adamdı?”, Hafta, S.31, İstanbul 1934, s.5; Münir Süleyman (Çapanoğlu), “Lütfi Fikri Kimdi, Neler Yaptı?”, Hafta, S.159 (1952), s.27, 29; Yücel Demirel (haz.), “Lütfi Fikri Bey’in Günlüğü ‘Daima Muhalefet’ ”, Arma Yay., İstanbul 1991; Kadir Mısıroğlu, “Lütfi Fikri Bey”, Sebil, S.3 (Cilt 140), 1.9.1978; Kadir Mısıroğlu, “Üç Hilafetçi Şahsiyet”, Sebil Yay., İstanbul 1995; Tarık Zafer Tunaya, “İnsan Derisiyle Kaplı Anayasa”, İstanbul 1979, s.183-190; Mete Tunçay, “Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetiminin Kurulması” (1923-1931), İstanbul 1989, s.48-49; Hilmi Ziya Ülken, “Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi”, İstanbul 1979, s.346,348-350; Murat Kurt, “İkinci Meşrutiyetin Önemli Siyasî Partileri ve Lütfi Fikri Bey’in Siyasî Mücadelesi” (yüksek lisans tezi, 2000), Kocaeli Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü; E.J. Zürcher, “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”, çev. Gül Çağalı Güven, İstanbul 1992, s.51, 54-55, 91; Ali Haydar (Özkent), “Lütfi Fikri Bey’in Ölümü”, İstanbul Baro Mecmuası, VIII/7-8, İstanbul 1934, s. 148-156; Suat Güven, “Lütfi Fikri bey’in Siyasî Görüşleri ve İki Risalesi (yüksek lisans tezi, 1998), MÜ. Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü; Ali Çankaya, “Yeni Mülkiye ve Mülkiyeliler Tarihi”, C.III, Ankara 1968-69, s.450-454; Harun Tuncer, “Bir Müzmin Muhalif ya da Karışan Ömer Lütfi’ler”, Yedikıta, Ocak 2014; Türk Dünyası Ortak Edebiyatı, “Ömer Lütfi”, Ankara 2007, C.VII, s.98; Murat Çulcu, “Cumhuriyetin İlanı ve Lütfi Fikri Davası”, İstanbul 1992;
TBMM’nin II. Dönem Dersim mebusu olan Feridun Fikri (Düşünsel), Lütfi Fikri’nin ağabeyi olan yazar Mehmed Münci Bey’in oğludur. Amca-yeğen ilişkilerine rağmen, yeğen Feridun Fikri Bey, günün şartlarını ve dengeleri de göz önünde tutmuştur. Buna karşın, “Şeyh Said Hadisesi”nden sonra getirilen Takrir-i Sükûn Kanunu’nun TBMM görüşmelerinde sert muhalefettte bulunmuş; bu vesileyle Tunalı Hilmi, Mahmut Esat ve Hamdullah Suphi beylerle polemikleri olmuştur. Bu teklife parlamentoda yaptıkları konuşmalarla Kâzım Karabekir Paşa ve Rauf (Orbay) Bey de karşı çıkmışlar. Adı geçen kanun 3 Mart 1925 günü TBMM’ce kabul edilmiştir. Toplam 287 milletvekilinden 143 milletvekili oylamaya katılmamış; geriye kalan 144 milletvekilinden 22’si red, 122’si ise kabul oyu kullanmıştır.
1 Kasım 1922’de saltanat kaldırıldıktan sonra Müslüman liderlerden Alevi İsmailiye mezhebi lideri Pakistanlı Ağa Han, başbakan İsmet (İnönü) Bey’e bir mektup yazarak halifeliğin kaldırılmamasının İslam Dünyasının hayrına olacağını belirtmiştir. Ancak, mektup İsmet Paşa’nın eline geçmeden Tanin, İstikbal, Tevhid-i Efkâr ve İkdam gazetelerinde haber yayımlanmıştır. Lütfi Fikri, daha da atik davranarak, halife Abdülmecit Efendi’ye “Huzûr-i Hilâfetpenâhiye” başlıklı mektup yazıp “ölüm tehlikesi olsa bile mevkii’ni asla terketmemesini” istemiştir.13 Bunun üzerine bir kısım gazetecilerle birlikte Ankara hükümetince yargıya gönderildi. Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nun birinci maddesi gereğince yargılanmaya başlanmış. Kendisine 5 yıllık kürek cezası verildi. Affını istemesi yönündeki telkinleri ise reddetmiştir. Buna rağmen, Mustafa Kemal’in devreye girmesiyle TBMM tarafından çıkarılan özel afla Lütfi Fikri affedilir.14 Lütfi Fikri Bey, görüşleriyle hem Turancılığa hem de ümmetçiliğe karşı çıkmıştır.15 Bu bağlamda, din devletinden de yana olmamıştır: “Din devleti olan devletler belirli bir noktaya kadar yükselmişler, fakat, bir müddet sonra bu yükseliş durmuş, hatta din yüzünden çökmüşlerdir”16
Lütfi Fikri Bey’in yeğeni Feridun Fikri (Düşünsel) Bey ve Feridun Fikri Bey’in kızı Sevinç hanımefendi de parlamenter olarak görev yaptılar. Sevinç hanımefendiyle 1980’li yıllarda Ankara’da bakanlıkların bulunduğu bulvar üzerinde 21. Noter olduğu sürede iki kez görüşmem oldu. Resmi adıyla Fatma Sevinç Düşünsel olan ve bir dönem Kars milletvekili olarak parlamentoda bulunan Sevinç Hanım görüşmem esnasında ressam Abidin Nesimi’nin de kendi akrabaları olduğunu tarafıma aktarmıştı.
Fikri Paşa ailesiyle akrabalığı olan, mütevazi kişiliğiyle ön plana çıkan Fethi Ülkü Bey’le, ilk görüşmem 15 Ekim 1974’de Ankara’da gerçekleşti. Öğretici kitapçıklarından bir kısmını o gün imzalayıp vermişti. Bunlardan en çok etkilendiğim Mahatma Gandi adlı çeviri kitapçığı idi. Birkaç görüşmemden birini de 22 Eylül 1987’de yapmıştım. Fethi Bey o gün Paul Gentizon’dan çevirdiği “Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu” adlı kitabı imzalayıp bana bırakmıştı. Uzunca yıllar Fransızca öğretmeni olarak görev yapan Fethi Bey, 1950’li yıllarda Tunceli milletvekili olarak parlamentoyu Avrupa Konseyi Danışma Meclisi’nde temsil etmişti. Fethi Bey, son görüşmemizde, 12 Eylül yönetiminin kendisine teklif ettiği Danışma Meclisi Üyeliği görevini geri çevirdiğini ifade etmişti.
KAYNAKÇA
(1) Dr. Tarık Z. Tunaya, “Muhalefet tarihinin heyecanlı siması Lûtfi Fikri Bey”, 18 Haziran 1950, Vatan (gazetesi).
(2) Harun Tuncer, “Bir Müzmin Muhalif ya da Karışan Ömer Lütfi’ler”, Yedikıta, Ocak 2014.
(3) Ali Birinci, “Lutfi Fikri” md. TDV İslam Ansiklopedisi.
(4) Tarık Zafer Tunaya, “Türkiye’de Siyasal Partiler”, C.I, “İkinci Meşrutiyet Dönemi”, Hürriyet Vakfı Yay., İstanbul 1984, s.210.
(5) Ali Birinci, agy.
(6) Tarık Zafer Tunaya, age, s.34.
(7) Tarık Zafer Tunaya, “Muhalefet tarihinin heyecanlı siması Lûtfi Bey”, 18 Haziran 1950, Vatan (gazetesi).
(8) Tarık Zafer Tunaya, agy.
(9) Bilal Aksoy, “Tarihsel Değişim Sürecinde Tunceli”, C.I, Yorum Yay., Ankara 1985, s.208.
(10) “Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi”, Devre: I, Cilt:2, İçtima Senesi:1, 43.İnikad, 7 Mart 1325 Cumartesi, Celse:2, s.351-352.
(11) “Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi”, 18 Kânunuevvel 1326 cumartesi, İ.20, C:2, s.716.
(12) “Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi”, 11 Kânunuevvel 1326 cumartesi, İnikad 17, Devre:1, Cilt: 1, İçtima Senesi:3, s.588.
(13) Tarık Zafer Tunaya, “İslamcılık Cereyanı” İstanbul 1962, s.162
(14) Murat Çulcu, “Cumhuriyetin İlanı ve Lütfi Fikri Davası”, C.2, İstanbul 1992, s.271.
(15) Ahmet Ali Gazel, “Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey’in Siyasî Hayatı” (1908-1912), Yüksek Lisans Tezi, Erzurum 1996, s.85.
(16) Lütfi Fikri, “Osmanlı Târîh-i Siyâsîsî”, İstanbul 1329, s.67-70: akt. Ahmet Ali Gazel, age, s.91.