Şiir Tasarımları
Şiir denince, evrendeki insan yaşantılarının farklı yanları ve özellikleri akla gelir. Dizelerin oluşumu bunların sonucudur. Ne sadece kuşların ötüşü ve ne de bir çocuğun sevinç gözyaşları tek başına yeterli değildir duygular evreninde. Bana kalırsa, toplum ve doğa sentezinde oluşan ve oluşmakta olan her olumlu ya da olumsuz gelişmenin konusunu belirler şiirsel dizeler. İnsan, duygularıyla birlikte yaşayan bir varlıktır. Onun da esinlendiği, incindiği, acıdığı zamanlar olur. O da kimi zaman güler, kimi zaman ağlar ya da bazen de adeta kükrer. Fakat, her defasında hayatın elem verici yönlerini tüm çarpıklıklarıyla gözlemleyebilecek güçtedir. Nesneler dünyasını algılarken, gönlü her sabah buhurdan bir alev gibi parlayanlar vardır. Kimi gün fizik ötesi evrenle bir bağlantı arayışı, kiminde de toplumsal yaşayışın çarpıklıklarına duyulan öfkeli tepki, öyle zaman olur ki, insanı alır götürür mistik diyarlara.
Sözler şairin yapı taşlarıdır. Nasıl yapıcı yapısını briket, tuğla ve bunlarla örerse; şair de kelimelerle oluşturur dizelerini. Şiir bir duygu işidir. Duygulanmadan, etkilenmeden, hayatı örselenmeden kişi nasıl en güzel dizelerini oluşturabilir. Demek ki, yaşantımızın engin çeşitliliği ve deneyimler birikimidir dizeleri oluşturan itici güç. Bu itici gücün ardında ya bir dost arayışı ya da doğa güzellikleri kurgulanabilir.
Biliyorum, bu tür şairler için ne denildiğini. Hep gökyüzüne bakar da şiirler yazar; İşi gücü mavilikler, bulutlar, akarsular, ağaçlar ve denizlerdir denir. Oysa, bir şair yalnızca kendini yeryüzüyle de sınırlamamalıdır. Onun da duygularında enginlik vardır ; tekdüze değildir.
Nasıl bir insan yalnızca başını öne eğmemeli ise ya da sadece gökyüzüne bakmamalı ise, şair de her yönden esinler alarak şiirlerini oluşturabilmelidir. Yaşadıkça, insanın her anı birbirine uymaz. Farklı zamanlarda farklı duygular altında kalır. Söz gelimi, sabahlar; içgüdülerin, bilinçaltı düşlerin gün ışığına erişimidir. Akşamlar ise acının hüzne işlenişidir. Günün her anının bir başka etkileyiciliği vardır. İnsanoğlu, dizelerini ne yalnızca hayatın öznel yönüne ne de sadece nesnel olanına adamalıdır. İçinde yaşadığımız dünyaya hep bir yanından bakmak, hiç bakmamaktan daha elzem değildir.
Bilal Aksoy
21 Ekim 1983/Antalya