Felsefeye Başlarken
Hiç kuşkusuz felsefe; sorgulayan, irdeleyen, ufkumuzu genişleten, dogmacılığı reddeden ve bir o ölçüde bizlere belirli bir düşünce kazanımı sağlayan bir alandır. Felsefe, basmakalıp düşünce kalıntıları yerine eleştiriye açık, tartışılabilir fikirlerin bizde yer etmesine öncülük eden bir disiplindir. Evrende bu gezegen yerinde varlığını devam ettirdikçe ve üzerinde akıllı bir varlık olan insanoğlu yaşadıkça felsefi faaliyetler de yok olmayacaktır. Ancak felsefe ile – deyim yerindeyse – insan beyninin buzlanması önlenecektir. Her ne kadar felsefi bilgi öznel olmakla birlikte; bizlere, yanlışa itaat etmeyi değil, doğruya şapka çıkarmayı öğretmektedir.
Felsefe monoton değil, dinamik ve diyalektiktir. Tek yanlı bakış açısı yerine çok yönlü bakış açılarını; tekçi düşünce anlayışı yerine, çoğulcu düşünce sistemini esas almaktadır. Felsefe; kişiye tapınma yanlısı değil, kişilerin akıl yürütmelerine değer verip onları saygınlaştırmayı önemseyen bir bilgi etkinliğidir. Felsefe, Tevfik Fikret’in ifadesiyle “Beşeriyet milletim, yeryüzü vatanımdır” anlayışını temele alarak, evrensel değerlerin tüm lokal değerlerin üzerinde olduğu gerçeğini bizlere kavratmaktadır. Bu cümleden olarak, felsefe insanoğlunu birbirine düşürmeyi değil; yüksek tolerans ve mutedil bakış açılarıyla toplumsal uzlaşma kültüründen haberdar olmamızı sağlayan bir çabalar bütünlüğünü yapılandırıp bunları yaygınlaştırmaktadır.
Bir zamanlar felsefeye şu eleştiri çokça yapılmıştır: Bu kadar bilim dalı varken felsefeye neden gerek vardır diye. Fransızların ünlü felsefe tarihçisi Alfred Weber’in ifadesiyle “Felsefe olmasa bilimler birer cansız beden gibidirler.” Pek tabii ki, felsefedir bilimlere yol gösteren ve dinamizm kazandıran. Felsefedir bilimleri sorgulayan, adeta yargılayan, üstüne üstlük onları denetleyen ve bir tür babalık eden. Bu açıdan önceleri bilimlerin anası olan felsefe günümüzde baba rolünü de üstlenmiş bulunmaktadır. Çünkü, felsefe bilimlerin sonuçlarının insanlığa yararlarını yorumlayan, varsa zararlı yönlerini de tartışan ve denetleyen bir konumdadır.
Felsefi bilgi, bilimlere yeni konu alanları açan, tartışarak daha mükemmele ulaşmalarını sağlayan bir yönelimdedir. İnsanlığın yeni sorunlarını gündeme getiren, istesek de istemesek de irademizin dışında objektif olarak küreselleşen dünyamızda global sorunların çözümünü arzu eden ve çözüm yolları bulmaya yönelik bir konumdadır felsefe. Tarihte sözlü kültür yerine yazılı kültürü esas alan gündelik değil kalıcı gayretler yoğunluğudur felsefe. İnsanın insan olarak yeryüzündeki niteliğini koruyan ve erdemli varlık oluşunu pekiştiren bir yönü vardır felsefenin. İnsanın en temel özelliği olan aklına işlerlik kazandıran bir yönü vardır felsefenin. Bu nedenledir ki, Montaigne “Dünyanın en büyük cezaevi, cahil insanın kafasının içidir” demektedir.
Felsefe sözünün etimolojisi için bkz. aksozluk.org/felsefe.
Bilal Aksoy
23.09.2012 / İzmir