Ayastefanos’un Adı ve Tarihteki Yeri

    İstanbul’un Yeşilköy ilçesinin eski adı. Yunanca hagios (kutsal, aziz) sözünün okunuşu ayios‘dur. Bu sözcüğe Yunanca stephanos (çelenk, taç, çiçek demeti, yeşillik, çiçeklik) sözü eklenerek Hagios Stephanos adı belirmiştir. Aslında, stephanos adının ‘taçlı, tacı olan’ karşılığında kişi adı olarak kullanıldığı görüşündeyim. Öyle anlaşılıyor ki, taç takmak asalet ya da dinsel statüyü belirtmektedir. Ayrıca, yer adlarında ise Stephane (>Stefane) adı kullanılmıştır. Yer adlarındaki Stephane genellikle etrafı çevrili yerler için dile getirilmiştir. Bu cümleden olarak, Sinop’un Ayancık ilçesinin eski adı İstefan idi. İstefan adının aslı Stephan ya da Stephane‘dir. Türk halkının sessiz harflerle başlayan sözcükler önüne sesli harf getirme temayülünden ötürü Stefan (Stephan) adı İstefan olarak telaffuz edilmiştir. Eski Yunanca hagias (azize, ilahe, dince kutsanmış bayan) ile hagios (aziz, ilahi, dince kutsanmış bay) sözcükleri ayia/>aya ile ayios olarak telaffuz edilmişlerdir. Zamanla bu ayrıma gerek duyulmaksızın aya şeklinde ortak bir telaffuzun kullanılageldiği anlaşılmaktadır. ‘Kutsal, aziz/azize’ karşılığındaki bu sözcük Anadolu Rumları ve Türklerince aya olarak ifade edilmiştir. Söz konusu edilen Aziz Stephanos’un kutsanmış bir kişi olduğu ve bu yönüyle saygı gördüğü anlaşılmaktadır. Hagios Stephanos, bir Musevi din adamı idi. Fakat, Hz. İsa’ya saygı ve sempati duyarak Hristiyan olmuştu. Bunun üzerine Aya Stefanos, Hristiyan halkın Kudüs Diyakonosu olarak tanınmıştır. Yunanca diakonos (yardımcı) sözcüğünü diyakoz şekliyle de ifade ediyoruz. Diyakozluk kiliselerde bir tür görevli statüsü idi. Aya Stefanos, bu yeni inancından ödün vermediğinden Hz. İsa’nın ölümünden kısa süre sonra Musevilerce yargılanıp taşlanarak  öldürülmüştür. Bu nedenle, Hristiyanlığın ilk şehidi ve azizlerinden Aya Stefanos’un adını taşıyan birçok kilise bulunmaktadır. Bunlardan biri de İstanbul’da semte adını veren kilisedir. Tarihçi Hammer de Aya Stefanos adlı  kilisenin önceleri bu semtte bulunduğunu açıklamaktadır. Bir kısım kaynaklar da Sultan Mehmed’in İstanbul’u denetimi altına aldığı sırada ilk denetlenen yerlerden birinin Hagios Stefanos/ Ayastefanos olduğunu aktarmaktadırlar. Ayastefanos adı, 1930 yılında ilçe statüsüyle birlikte, Yeşilköy olarak değiştirilmiştir. Kimi kaynaklara göre, Yeşilköy adını Halit Ziya Uşaklıgil önermiştir. Bununla birlikte, ‘yeşil’ sözcüğünün Rumcadaki stephanos sözcüğünün karşılığı olarak ifade edildiğini sanıyorum. Buna karşın, bu yerleşim yeri Batılılarca San Stefano adıyla da anılmıştır. San  sözü de tıpkı aya ve sen <(saint: aziz, kutsal) gibi aynı içeriğe haizdir. San ve sen ifadeleri birbirinin varyantı niteliğindedirler. Kimi yer adlarında sen yerine san ön ekinin kullanıldığı belirlenmektedir: San Sebastian, San Marino, San Salvador, San Remo vbg… Öte yandan, İstanbul’daki Ayastefanos semtine adını veren ve Rumlarca Hagias Stephanos diye bilinen Hristiyan azizinin kemikleri IV.yy.’da Bizans devleti tarafından Filistin’den getirtilip İtalya’ya ulaştırılmak istenmiştir. Bir görüşe göre, Aya Stefanos’un naaşı gemiyle İtalya’ya gönderilirken, bir aksilik olmuş ve gemi fırtınaya yakalanıp karaya oturmuş. Bu nedenle, geminin karaya oturduğu mevkiye adı geçen Hristiyan azizinin naaşı gömülmüştür. Bahse konu olan bu Hristiyan azizinin adına burada bir de kilise yaptırmıştır. Bu bağlamda, Aya Stefanos (<Hagias Stephanos) Kilisesi’nin çevresindeki mahal de Ayastefanos adıyla anılmıştır. Sultan Abdülmecid’in girişimleriyle 1856 yılında deniz feneri yapımcısı Fransız Sauter şirketine Ayastefanos Feneri yaptırılmıştır. İstanbul’da Ruslarca 1894 yılında yaptırılan ve bir bölümü de kilise olan Ayastefanos Anıtı diye bilinen yapı ise 1914 yılında Enver Paşa zamanında Davutpaşa İstihkâm Taburu tarafından dinamitlenerek yıktırılmıştır. Ruslar bu anıtı 1878 galibiyetlerine istinaden yaptırmışlardı. Öte yandan bir başka Ayastefanos da Kırklareli’ne bağlı Demirköy ilçesinin bir köyüdür. Bu köyün adı Beğendik olarak değiştirilmiştir. Bu yerleşim yerinin önceki adı Ayastafanos şekliyle de yazılmıştır. Ayrıca, Safranbolu’nun Kıranköy semtinde Aya Stefanos Kilisesi bulunuyordu. Bu kilise, burayı terkeden Rumların kilisesi idi. Bu nedenle, 1952 yılına dek boş kalan bu yapı 1956 yılında camiye çevrildi ve adına Ulu Cami dendi. Bir başka Ayastefanos Kilisesi Isparta’nın Eğirdir ilçesinin Yeşilada Mahallesi‘nde bulunmaktadır. XII.yy.’da inşa edildiği öne sürülen bu kilise mozaikleriyle de ünlüymüş. Bir kısım kaynaklar 1923 mübadelesinden sonra bu kilisenin yıkılarak yerine okul yaptırıldığını aktarmaktadırlar. Aynı kaynaklar, adı geçen kilisenin yakınındaki Aya Anargiri Kilisesi‘nin sehven Aya Stefanos olarak tanıtıldığını belirtmektedirler. Burada yaşayan Rumlar bugünkü Yeşilada’ya o zamanlar kısaca Nision (ada) diyorlardı. Bu son kilisenin 1933’te restorasyon gördüğü söylenmektedir. Bir başka Ayastefanos Kilisesi de Gümüşhane’nin en eski mahallesi olan Süleymaniye/Eski Gümüşhane’de bulunmaktadır. Bu kilisenin duvarlarında fresk kalıntıları mevcuttur ve XIX.yy.’da tamirat yapılmıştır. Eski Gümüşhane’de Rum, Ermeni ve Türkler bir arada yaşamışlardır. 1203’te Haçlı Orduları İstanbul Ayastefanos’ta karargâh kurmuşlardır. 1453’te İstanbul’un muhasarası esnasında ilk denetlenen yerin Ayastefanos olduğu söylentiler arasında kalmıştır. Osmanlı–Rus Harbinden sonra 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması, İstanbul Ayastefanos’ta imzalandığı için bu adı almıştır. Bu antlaşma tanınmış bir Ermeni ailesine ait olan Neriman Şah Köşkü’nde imzalanmıştır. Bu antlaşmayı Osmanlı devleti adına Hariciye Nazırı Saffet Paşa ve Rusya adına İgnatiev ile Nelidov imzalamışlardır. Ancak, Rusların lehine olan bu antlaşmayı Saffet Paşa’nın uzunca bir süre ağladıktan sonra imzalayabildiği nakledilmektedir. Bu antlaşmayla Osmanlı devleti Bulgaristan’dan çekilip inşa ettirdiği tüm kalelerini yıkacağını ve Romanya, Karadağ ile Sırbistan’ın egemenliğini tanıyacağını kabul etmiştir. Yine Bulgaristan’da halk tarafından seçilecek beyin egemenliğini Avrupa ile Osmanlı devletleri tanıyacaklarını taahhüt etmişlerdir. Ayastefanos Antlaşması’na göre Osmanlı devleti, Rusya’ya ödemesi gereken 1.410.000.000 rublenin (164 milyon Osmanlı altını) 1.000.000.000 rublesi karşılığında- Rusya’nın talebi ya da uygun bulması üzerine – Batum, Kars, Ardahan, Eleşkirt ve Beyazıt’ı Rusya’ya vermeyi kabul etti. Doğu Anadolu’da Rusya çekilince Ermenilerin güvenliğini üzerine alarak sağlayacağını da Osmanlı devleti kabul etmiştir. Yine bu antlaşmayla Osmanlı devleti Karadeniz ve Çanakkale Boğazı’nı Rusya ve tarafsız ülkelerin gemilerine açık tutmayı onaylamıştır.  Meşrutiyeti tasfiye etmek maksadıyla 13 Nisan 1909’da (31 Mart 1325) başlatılan ayaklanmayı bastırmak için Selanik’ten gelen Harekât Ordusu Ayastefanos’ta karargâh kurmuştur. Bu sırada Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Âyan üyeleri Ayastefanos’taki “Yacht Club”de Âyan başkanı Said Paşa başkanlığında toplantı halinde bulunuyordu.

 

Bilal  Aksoy      

17 Eylül 1994/Ankara